Anestezi Nedir?
Vücudun bütününde ya da bir bölgesinde duyumların az ya da çok kaybolması, duyum yitimi. Herhangi bir hastalık sonucu kendiliğinden olabileceği gibi, daha çok ameliyat sırasında verilen anestezik maddelerle sağlanır. Genel anestezi, uyanıklık ve bilincin kaldırılması yoluyla bütün vücutta duyum yitimi sağlanmasıdır. Belirli bir bölgede aynı sonuç sağlanırsa, buna yerel ya da lokal anestezi denir. Eskiden vücuttaki ağrıyı yok etmek için, haşhaş, afyon, adamotu, hintkeneviri gibi maddelerin sarhoş edici dumanlarından yararlanılırdı. 17. yüzyılda Valverdi, 18. yüzyılda James Moore, damar ve sinirleri sıkıştırarak bölgesel bir anestezi elde ettiler. 18. yüzyıl ortalarında İsviçreli Mesmer, anestezi yapmakta hipnotizmadan yararlandı. 1772'de Joseph Priestley, azot oksidülü (güldürücü gaz) buldu. Morfin, Friedrich Sertürner tarafından bulundu (1802). 1840'larda Dr. Crawford Long, eter buharıyla sarhoş olmuş birinin, vurulan darbeleri hissetmediğini gözledi ve bu yöntemle küçük ameliyatlar yaptı. 1844'te bir diş doktoru olan Horace Wells, azot proksit etkisi altında bir dişini çektirdi. Aynı deneyi William Morton, eter etkisi altında denedi. 1847'de Edinburgh'da Simpson, kloroformla ilk anesteziyi yaptı. 1885'te kokainle uyuşturulan kesimlerde ilk yerel ve bölgesel anesteziler denendi. 1894'te Carlson bir rastlantı sonucu, etil klorürün de genel bir anestezik madde olduğunu buldu. 1898'de Bier ilk raşianesteziyi (omurga kanalına uygulanan anestezi) yaptı. Bir yıl sonra da skopolaminin kullanılmasıyla yarım uyku durumu sağlandı. 1905'te prokain, Eichhorn ve Braun tarafından bulundu. 20. yüzyılın ilk yarısında barbitüriklerin ve trikloretilenin kullanılması ve bu anesteziklerin damar yoluyla verilmesini sağlayan aygıtların geliştirilmesi, anestezi alanında büyük ilerlemeler sağladı. Anestezi konusundaki gelişmeler, günümüzde ameliyatları kolaylaştırdı._(bakınız) GÜLDÜRÜCÜ GAZ