Ay Nedir?
Yer'in tek doğal uydusu. Ay, geceleri gökyüzünde Güneş'e eşit büyüklükte, yani bütün yıldız ve uydulardan çok daha büyük, iri bir gök varlığı gibi görünür. Ay'ın kendisi ışık vermez; Güneş'in ışığını yansıtarak parlar. Ay hemen hemen küre biçimindedir. Yer çapının üçte birinden küçük olan çapı 3.480 km. uzunluğundadır. Hacmi yer hacminden 49 kez daha küçük, kütlesi yer kütlesinden 81 kez daha hafiftir. Bu nedenle Dünya'da 100 kg. gelen bir ağırlık ayda 17 kg. gelir. Ay'ın yerçekimi bu verilerden yararlanılarak genel çekim yasaları uyarınca saptanabilir. Ay'ın yerçekimi Dünya'nın yerçekiminden 6 kez daha zayıftır. Ay'ın Dünya'dan uzaklığı ortalama 384.000 km. dir. Ay, yörünge düzlemine göre 83¡ 30« eğik bir eksen üzerinde kendi çevresinde döner. Ay'ın kendi ekseni çevresinde dönme süresi, yer çevresinde dönme süresine tam olarak eşittir. Bu nedenle yeryüzünden bakıldığında Ay'ın hep aynı yüzü görünür. Yer'den yapılan gökbilimsel araştırmalarda Ay'ın yalnız bir yüzü incelenebilir. Ay'ın diğer yüzü günümüzde uzay araçlarından alınan fotoğraflarla incelenmektedir. Ay'ın Yer'den görünmeyen yüzünün ilk fotoğrafı, 1959'da Sovyet araştırma uydusu Lunik-III aracılığıyla çekilmiştir. Ay, Yer çevresinde aşağı yukarı dairesel bir yörünge çizerek döner. Tam bir yörüngeyi 27 gün 8 saatte dolanır. Bu süre bir "yıldız ayı" uzunluğundadır. Yer'in Ay hareket ederken Güneş çevresinde dönmesi nedeniyle yeryüzünde bulunan bir gözlemciye göre Ay, Yer çevresinde bir yıldız ayından daha uzun sürede döner. "Ay ayı" denilen bu süre 29 gün, 12 saat, 44 dakika 2,8 saniye uzunluktadır. Ay'ın her "Ay ayı" süresince üç gökcisminin, yani Ay, Yer ve Güneş'in karşılıklı konumlarına göre değişen görünümlerine Ay'ın evreleri adı verilir. Ay, Güneş ile Yer arasında bulunduğunda yüzü karanlıktır ve dolayısıyla Yer'den görülmez. Bu durumda "yeniay" evresi söz konusudur. Buna karşılık Ay, Yer'e göre Güneş'e ters konum aldığında, aydınlanan yarıküresi Yer'den tümüyle görünür. Bu evreye "dolunay" denir. Bu evrede uydu, geceleri göğü aydınlatan parlak bir daire görünümündedir. Ay'ın "yeniay" evresinde yörüngesinin uzaydaki konumu nedeniyle, Yer ile Güneş arasına girmesi sonucunda geçici olarak "Güneş tutulur". Dolunay, Yer'in uzaya düşürdüğü gölge konisi içine girdiğinde "Ay tutulması" gerçekleşir. Bu olaylarla ilgili gökcisminin, bütününün ya da bir bölümünün gölge içine girmesine bağlı olarak, tam ya da kısmi tutulma gerçekleşir. Yeryüzündeki gelgit olaylarına Ay'ın çekim gücü yol açar. Yer kendi çevresinde 24 saatte döndüğünden kuramsal olarak, denizlerde günde iki yükselme ve iki alçalma gerçekleşir. Ama yerel koşulllar birçok bölgede bu düzenliliği bozar. Ay'ın güçsüz yerçekimi, üzerinde kalıcı bir atmosfer oluşumuna olanak vermemektedir. Ay'ın atmosferi, oluşumunun başlangıcında bulunmuş olsa bile, sonradan uzayda yavaş yavaş dağılmış olmalıdır. Ay'da su ve hava olmadığından, üzerinde en azından bildiğimiz biçimiyle, organik bir yaşam olduğu düşünülemez. Bununla birlikte, Ay toprağının altında, güçsüz yaşam belirtilerini, örneğin bakteri yaşamını besleyebilecek çok az oranda su ve hava kalmış olabileceği yolunda bir varsayım ortaya atılmıştır. Ama Ay yüzeyinden alınan kaya örnekleri, bugüne dek bu varsayımı doğrulamamıştır. Ay küresinin yavaş dönmesi nedeniyle Ay'da, gündüz ve gece çok uzundur. Her biri iki haftadan çok sürer. Atmosferin sağladığı bir ısı kalkanıyla çevrili olmaması nedeniyle gezegen yüzeyinde, gündüz yakıcı bir sıcak, gece dondurucu bir soğuk vardır. Yapılan ölçümler, Ay ekvatorunda sıcaklığın öğleye doğru, 120 derecenin üstüne çıktığını göstermektedir. Aynı bölgede sıcaklık gece yarısı sıfırın altında 150 derece ve daha altına düşer. Uydunun yüzeyindeki belli büyüklükte kayalar iki hafta gece boyunca soğuğun etkisiyle büzülür. Geceyi izleyen iki hafta gündüz süresince de genişleyip çatlayarak, toz durumuna gelirler. Ay yüzeyinin biçimlenmesinde, bu ısı dengesizliğinin yanı sıra da atmosfer direnişiyle karşılaşmadan milyarlarca yıl süren göktaşı bombardımanı da önemli rol oynamıştır. Yakın zamanlara dek Ay'ın en belirgin engebelerinin kayalardan oluştuğu sanılıyordu. Oysa bugün Ay'da bu tür kayaların bulunmadığı bilinmektedir. Ay'ın oluşumu konusunda değişik görüşler öne sürülmüştür. Bir görüşe göre önceleri bağımsız bir yıldız olan Ay, çok eski bir zamanda Yer'in çekimine kapılarak onun uydusu oldu. Ay'ın göreceli olarak düşük yoğunluğu kabaca Dünya kabuğunun üst katmanlarının yoğunluğuyla eşdeğerdedir. Bu nedenle George Darvin 1898'de Ay'ın Yer'den kopmuş bir parça olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Üçüncü bir görüşe göre Yeryüzü ve Ay bir toz ve gaz bulutundan, aynı zamanda oluşmuşlardır. Astronotların Ay'dan topladığı lav kırıntılarından oluşan tozlar incelendiğinde Ay'daki bazaltlarda mineral oranlarının Dünya'daki bazaltlardaki mineral oranlarından çok farklı olduğu görüldü. Bu sonuçlar, Ay'ın Yer'den kopmuş bir gezegen olduğu görüşünü zayıflatmaktadır. SSCB ve ABD'nin uzay alanında kazandıkları başarılar, Ay'a inmek üzere yapılan yarışı hızlandırdı. İnsanoğlu Ay yüzeyine Satürn-5 roketiyle fırlatılan Apollo-11 uzay aracıyla indi (20 Temmuz 1969). Astronotlar Neil Armstrong, Michael Collins ve Edwin Aldrin, Ay'a inen ilk insanlar oldular.