Tarih terimi olarak Nota: Bir devletin başka bir devlete ya da o devletin elçisine önemli bir siyasal konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı ya da sözlü bildiridir.
Müzik-Dans terimi olarak Nota: Seslerin yüksekliklerini (incelik/kalınlık) ve sürelerini göstermeye yarayan işaretlerdir. Notalar müziğin alfabesidir. Müziği tek başına notalar oluşturmaz. Müzik eserleri, notaların zamansal organizasyonu ile anlam kazanır.
Nota sözcük olarak Latince kökenlidir. Not kayıt anlamında kullanılır. Sesleri kayıt etmekle ilgili bir terimdir. Bugün kullandığımız evrensel nota dili ve porte 11. yüzyılda İtalya' da bir rahip ve müzik adamı olan Guido d'Arezzo Tarafından bulunmuştur. Notaya isimlerini veren bir ilahinin her mısrasının ilk hecesidir. Bu sıralama daha sonra si sesinin eklenmesiyle ve
17.yy da Do nun UT kelimesinin yerini almasıyla şöyle sıralanmıştır: Do, re, mi, fa, sol, la, si. La sesinin uluslararası bir standarda kavuşturulmasıyla frekansı 440 Hz. olarak saptanmıştır. La notasının temel alınmasının nedeni bebeklerin ilk doğduğunda la sesi çıkarmalarıdır.
Seslerin yüksekliklerini ve sürelerini gösteren işaretlere nota denir. Şöyle düşünebiliriz: Yazıdaki harflerin yerine müzikte notalar vardır. Her nota belli bir sesi işaret eder. Nota okumayı bilen bir kişi, notalara bakarak hem o sesin yüksekliğini (incelik-kalınlık ayrımını), hem de o notanın ne kadar süreyle devam edeceğini (çalınacağını ya da söyleneceğini) anlar.
7 adet nota ismi vardır: Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Bu notalar İngiliz sistemine göre harflerle de adlandırılır. Sırasıyla şöyledir: Do:C, Re:D, Mi:E, Fa:F, Sol:G, La:A, Si:B.
En eski nota yazısına yani, seslerin işaretlerle ifade edilmesine eski Yunan ve Roma medeniyetlerinde rastlanır. Bu zamanlarda sesleri şimdi bile tamamıyla okunmayan bir yolla, yazı harfleriyle işaretliyorlardı. Bizansın müzik yazısı aksanlarla idi. Bu tarz zamanımızda kullanılan notanın temeli olmuştur. Buna "neumen" denir. Melodideki seslerin yükselmesini iki eğri çizgiyle veya noktalı eğri çizgiyle ifade ediyorlardı. Bunların adları "acutus, gravis, secondicus"du. "Neumen" denilen bu yazının gelişimi birçok aşamalardan geçti. Bunların en önemlisi Guido Arezzo tarafından bulunan renkli çizgilerdir. Renklerin sarı veya kırmızı olması anahtar görevi görüyor ve notlar çizgi aralıklarına yazılıyordu. Daha sonra Cermen ve Roma usulü "neumen" yazısı kullanıldı. Nihayet Onikinci Yüzyılın dört köşe notaları "nota quadrata" en mütekamil şeklini aldı. Bunlar bugünkü notalara benzer kare şekilli işaretlerdi. Ondördüncü Yüzyılda "Ars Nova - Yeni Sanat" devri bunları çoğalttı ve çeşitlendirdi. Nihayet 1600 yıllarında artık bugünkü şekil ortaya çıkmıştır.
Nota sözcük olarak Latince kökenlidir. Not kayıt anlamında kullanılır. Sesleri kayıt etmekle ilgili bir terimdir. Bugün kullandığımız evrensel nota dili ve porte 11. yüzyılda İtalya' da bir rahip ve müzik adamı olan Guido d'Arezzo Tarafından bulunmuştur. Notaya isimlerini veren bir ilahinin her mısrasının ilk hecesidir. Bu sıralama daha sonra si sesinin eklenmesiyle ve
17.yy da Do nun UT kelimesinin yerini almasıyla şöyle sıralanmıştır: Do, re, mi, fa, sol, la, si. La sesinin uluslararası bir standarda kavuşturulmasıyla frekansı 440 Hz. olarak saptanmıştır. La notasının temel alınmasının nedeni bebeklerin ilk doğduğunda la sesi çıkarmalarıdır.
Seslerin yüksekliklerini ve sürelerini gösteren işaretlere nota denir. Şöyle düşünebiliriz: Yazıdaki harflerin yerine müzikte notalar vardır. Her nota belli bir sesi işaret eder. Nota okumayı bilen bir kişi, notalara bakarak hem o sesin yüksekliğini (incelik-kalınlık ayrımını), hem de o notanın ne kadar süreyle devam edeceğini (çalınacağını ya da söyleneceğini) anlar.
7 adet nota ismi vardır: Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Bu notalar İngiliz sistemine göre harflerle de adlandırılır. Sırasıyla şöyledir: Do:C, Re:D, Mi:E, Fa:F, Sol:G, La:A, Si:B.
En eski nota yazısına yani, seslerin işaretlerle ifade edilmesine eski Yunan ve Roma medeniyetlerinde rastlanır. Bu zamanlarda sesleri şimdi bile tamamıyla okunmayan bir yolla, yazı harfleriyle işaretliyorlardı. Bizansın müzik yazısı aksanlarla idi. Bu tarz zamanımızda kullanılan notanın temeli olmuştur. Buna "neumen" denir. Melodideki seslerin yükselmesini iki eğri çizgiyle veya noktalı eğri çizgiyle ifade ediyorlardı. Bunların adları "acutus, gravis, secondicus"du. "Neumen" denilen bu yazının gelişimi birçok aşamalardan geçti. Bunların en önemlisi Guido Arezzo tarafından bulunan renkli çizgilerdir. Renklerin sarı veya kırmızı olması anahtar görevi görüyor ve notlar çizgi aralıklarına yazılıyordu. Daha sonra Cermen ve Roma usulü "neumen" yazısı kullanıldı. Nihayet Onikinci Yüzyılın dört köşe notaları "nota quadrata" en mütekamil şeklini aldı. Bunlar bugünkü notalara benzer kare şekilli işaretlerdi. Ondördüncü Yüzyılda "Ars Nova - Yeni Sanat" devri bunları çoğalttı ve çeşitlendirdi. Nihayet 1600 yıllarında artık bugünkü şekil ortaya çıkmıştır.
İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük terimi olarak Nota: Bir devletin başka bir devlete veya bunun elçisine yaptığı yazılı bildiri.
Benzer İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Terimleri:
- Edep Toplum töresine uygun davranma.
- İntiba Birisinin zihninde oluşmuş izlenim.
- Emsal Benzer, eş, denk. Yaşıt. Örnek.
- Şeriye İslam hukukuyla ilgili.
- Batman 7,692 kilogram olan ağırlık ölçü birimi.
- Pantürkizm Türkçülük.
- Truman Doktrini 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafınd
- Manda 1- 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kimi az gelişmiş ülkeleri, kendi kendile
- Hatip Hitap eden. Konuşmacı.
- Erkânıharbiye Savaş Bakanlığı.