Azerî Edebiyatı
Türk edebiyatı tarihinde Çağatay ve Osmanlı lehçelerinin yanı sıra Horasan'dan Anadolu'ya, Kafkasya'dan Bağdat'a kadar 14. yüzyıldan başlayarak geniş bir alanda gelişen edebî lehçeye Azerî Türkçesi denir. Batı Oğuzcanın bir kolu olarak düşünülen bu edebî lehçeyle yazılmış yapıtlar da Azerî edebiyatı adı altında toplanır. Eldeki verilere göre, bu edebiyatın en eski temsilcisi Hasanoğlu'dur. 14. yüzyılda Anadolu bölgesinde Kadı Burhanettin, Erzurumlu Darir, Irak bölgesinde de Nesimi, Azerî edebiyatının başlıca temsilcileridir. 15. yüzyılda Yusuf-i Hakiki ve Habibi; 16. yüzyılda Hatâyi ve Fuzuli ile Azerî edebiyatı doruğa ulaşır. 16. yüzyıldan sonra gerek kullanılan dilin ortak özelliklerinin gittikçe azalması, gerekse tarihsel ve toplumsal etkenler sonucu, Osmanlı etkisi taşımakla birlikte ayrı bir Azerî edebiyatının gelişimi söz konusudur. Safevî egemenliğinin sürdüğü 17. yüzyılda Mesihi ve Türkçe gazeller de yazmış Fars şairi Saip, Azerî edebiyatını temsil ederler. Safevi egemenliği İran'da sona erince Kuzey Azerbaycan'daki hanlıklar da bağımsızlıklarını ilân ettiler. Siyasal karışıklıkların edebiyatı durgunluğa ittiği bu dönemin en ünlü şairi Molla Penah Vakıf'tır (ölümü 1795). 19. yüzyılın ortalarından başlayarak Azerî edebiyatının Batı etkisine girdiği görülür. Dönemin en büyük yazarı, roman ve tiyatro alanındaki yapıtlarıyla çağdaş Azerî edebiyatının kurucusu sayılan Mirza Feth Ali Ahundof'tur. Gazetecilik de bu dönemde başlamış, ilk Azerî gazetesi, on beş günlük Ekinci, 1875'te çıkarılmıştır. Yüzyılın başında Çarlık Rusyası'ndaki ayaklanmalar, Rus-Japon Savaşı ve 1917 Devrimi, Azerbaycan üzerindeki baskının hafiflemesine yol açmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti'ndeki 1908 Meşrutiyet hareketi ve Meşrutiyet'ten sonraki Türkçülük düşüncesi Azerî aydınlarını etkilemiş, edebiyatta da Tanzimatçılar ile Edebiyatı Cedidecilerin etkisine girilmiştir. Hüseyinzade Ali'nin çıkardığı Füyuzat dergisinde (1906-1907) öğrenim ve edebiyat dilinin Türkiye Türkçesi olması savunulmuştur. Mehmet Hadi, Abbas Sıhhat, Abdullah Şaik ve Hüseyin Cavit, bu yolda ürün vermiş şairlerin başlıcalarıdır. Azerî Türkçesi ile yazma akımı ise dönemin ünlü mizah dergisi Molla Nasreddin (1906-1920) çevresinde sürdürülmüştür. Bu dergiyi çıkaran Celil Mehmet Kuluzade ve hicivleriyle ünlenen Sabir, bu akımın en güçlü temsilcileridir. Azerbaycan'ın 1920'de Sovyet yönetimine girmesinden sonra edebiyat da sosyalist çizgide gelişmiştir.