Balkan Yarımadası
Avrupa'nın güneyindeki üç yarımadadan en doğuda olanı. Batı, güney ve doğusunda sırasıyla Adriya, Yunan Denizi, Akdeniz, Ege, Marmara, Boğazlar ve Karadeniz ile çevrilidir. Kuzey sınırı kesin değildir ve genellikle Tuna-Sava ırmakları olarak kabul edilir. Bu sınıra göre Romanya, hatta Yugoslavya'nın kuzey kesimi, Balkan Yarımadası'nın dışında kalır. Fakat Romanya, tarihsel geçmişi ve güney komşularıyla olan sıkı ilişkileri nedeniyle bu yarımada ülkeleri arasında sayılır. Bu sınırlar içinde yer alan yarımadanın yüzölçümü 550.000 km2'dir. İlkçağların en eski dönemlerinden günümüze kadar aralıksız olarak süregelmiş, son derece uzun ve karışık, çoğunlukla kanlı savaşlara, durmadan yenilenen yerel uzlaşmazlıklara yol açan olaylarla dolu bir tarihe sahne olmuştur. Bu bakımdan Balkan Yarımadası, yalnız Avrupa'nın değil, belki de dünyanın en dikkat çekici bir bölgesidir. Balkan ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan sınırlarda İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra küçük değişiklikler meydana gelmiştir. Sovyetler Birliği'nin Doğu Avrupa üzerindeki etkisinin 1989-90'da ortadan kalkmasına değin Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya ve Arnavutluk'ta komünist partilerin denetiminde sosyalist yönetimler işbaşındaydı. Önce Bulgaristan'da Todor Jivkov yönetimden uzaklaştırıldı, ardından Romanya'da Çavuşesku, Aralık 1989'da bir halk ayaklanmasıyla devrildi. Yugoslavya'da gittikçe büyüyen ekonomik sorunlar, yükselen demokratikleşme talepleri ve şiddetlenen etnik çatışmalar, sonunda bir iç savaşı ve federal cumhuriyetin parçalanmasına yol açtı. Hırvatistan ve Slovenya, Haziran 1991'de, Makedonya Eylül 1991'de ve Bosna-Hersek de Mart 1992'de bağımsızlığını ilân etti. Sırbistan ve Karadağ'dan oluşan yeni Yugoslavya, Slobodan Miloseviç önderliğinde yeni bir partide örgütlenen eski komünist iktidarı elde tutarken, öteki cumhuriyetlerde milliyetçi eğilimli partiler başa geçti. Doğu Avrupa'daki değişikliklerden etkilenmeyecek gibi görünen Arnavutluk'ta da siyasal gelişmeler 1991'de hızlandı ve 1992 başında yapılan seçimlerde Arnavutluk Emek Partisi iktidardan uzaklaştırıldı. Bulgaristan'da Ekim 1991'de yapılan seçimler sonucunda Demokratik Güçler Birliği, çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Haklar ve Özgürlükler Hareketi'nin desteğiyle iktidara geldi. Bu gelişmeler sonucunda Balkanlardaki eski sosyalist ülkelerde bir yandan Pazar ekonomisine, öte yandan da çok partili demokratik sisteme geçiş yönündeki girişimler hız kazandı. Bosna-Hersek'te bağımsızlıkla birlikle Müslüman Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar arasında başlayan çatışmalar, Yugoslavya'nın müdahalesiyle bir etnik temizlik niteliğine büründü. Birleşmiş Milletler'in Yugoslavya'ya karşı uyguladığı ticarî ambargoya ve Batılı ülkelerin baskısına karşın tırmanan olaylar ancak Ağustos 1994'te diplomatik girişimlerin hız kazanmasıyla yavaşladı. NATO'nun Ağustos 1995'te Sırp mevzilerini hedef alan hava akınlarının ardından Kasım 1995'te taraflar masaya oturdu. Görüşmeler sonunda Bosna-Hersek'in biri Hırvat-Boşnak ortak yönetimi, öbürü Sırp yönetimi altında olmak üzere iki bölgeye ayrılması benimsendi. Barış sürecini denetlemek üzere ülkeye NATO birlikleri gönderildi. Yugoslavya kendisinden kopan bütün cumhuriyetlerle 1996'da resmen diplomatik ilişkiler kurdu. Sırbistan'ın çoğunlukla Arnavutların yaşadığı Kosova bölgesindeki gerginlik Ekim 1997'de Sırp yönetimin özerkliği kısıtlama girişimlerine karşı protesto gösterileriyle yeni bir bölgesel bunalıma dönüştü. Kosova Kurtuluş Ordusu'nun Ocak 1998'da Arnavutluk'la birleşme kararı alması üzerine, Yugoslav birlikleri bölgede etnik temizlik harekâtına girişti. NATO uçakları Mart 1999'da Yugoslav askerî hedeflerine karşı yoğun bir bombardıman başlatırken, çok sayıda Arnavut, başta Makedonya ve Arnavutluk olmak üzere komşu ülkelere kaçtı. Yugoslavya'nın birliklerini çekmesinden sonra, bölgeye NATO birliklerinin girmesiyle yılın sonlarına doğru çatışmalar büyük ölçüde kesildi. Balkanların 1990'larda değişen siyasal çehresi Yugoslavya dışındaki bölge ülkeleri arasında bir siyasal, ekonomik ve kültürel yakınlaşma ortamı doğurdu. Bölge sorunlarında etkin bir politika izlemeye başlayan Türkiye, çeşitli ülkelerle geliştirdiği ikili ilişkilerin ardından 1999'da Yunanistan'la da sorunları çözme yönünde adımlar atmaya başladı.