Bektaşilik Nedir?
Kurucusunun Hacı Bektaş Veli olduğu söylenen Şiî-Batınî tarikat. Bektaşîlik iki döneme ayrılır: 1) Başlangıçtan Balım Sultan'a kadar olan dönem. 2) Balım Sultan düzenlemelerinden sonraki dönem. Bektaşîliğin 16. yüzyıldan önceki durumu üzerine bilgimiz, yok denecek kadar azdır. Bu dönemde Bektaşîlik ile Kızılbaşlığın iç içe olduğu sanılıyor. Çünkü birçok töreleri ve inançları birbirinin tıpkısı olduğu gibi, Kızılbaşlar kendilerini Bektaşî, Hacı Bektaş Veli'yi de pirleri sayarlar. Bektaşîlik bir Türk tarikatıdır. Arnavutluk'tan başlayarak Balkanlar'ın, Trakya'nın, Anadolu'nun, Suriye ve Mısır'ın Türkçe konuşan halkları arasında yayılmış olması, yapısında Şamanlıktan ve eski Türk törelerinden birçok ögeler bulunması bunu kanıtlar. Kurucusu Hacı Bektaş Veli de 13. yüzyılda Horasan'dan Anadolu'ya gelen Yesevî tarikatından bir Türkmendi. Yeniçeriler kendilerini Bektaşî bilirler, Bektaşî törelerinin bir kesimine bağlılık gösterirler, Hacı Bektaş Veli'nin pirleri olduğuna inanırlardı. II.Bayezit'in Dimetoka'da bir tekkenin şeyhi bulunan ve Hacı Bektaş torunlarından olan Balım Sultan'ı 1501 yılında Kırşehir tekkesinin şeyhliğine getirmesiyle tarikat iki kola ayrıldı. Balım Sultan, tarikatta yaptığı düzenlemeyle, mücerret denilen, dünyayla ilişkisini kesmiş bir dervişler sınıfı oluşturdu. Bu sınıfa giren devrişler evlenemezler, tekkede yatıp kalkarlar, tekke hizmetleri ve tapınmadan başka bir iş yapamazlardı. Yalnız dilenmek için tekke dışına çıkabilirlerdi. Bu çıkışlarda tanınmalarını sağlamak ve gizlice evlenmelerini önlemek için kulakları delinerek demir ya da bakırdan bir halka takılırdı. Aslında Bektaşîliği öbür tarikatlardan ayıran nitelik, amacının, ölüm sonrası mutluluğu değil, bir yaşam mutluluğu olmasıydı. Tarikat, bir toplum düzeni, bir dayanışma sistemi niteliğindeydi. Kadın-erkek ilişkileri dışında, kentlerdeki Ahîlik örgütüyle birçok ortak yönleri vardı. Balım Sultan'ın kurduğu düzen, tarikatın bu niteliğini ortadan kaldırdı. Ancak yeni düzen, yalnız kentler ve kasabalarda bunlara yakın olan tekkelerde yürütülebildi. Böylece tarikat, birbirine karşı ve birbirini küçümseyen iki kola bölündü. Bektaşîler, Osmanlı yönetimine karşı birçok kez başkaldırdılar. Bunların en önemlisi Kanunî çağındaki (1528) ayaklanmadır. Kendilerini Bektaşî saydıkları için, Bektaşî ayaklanmalarına karşı savaşmada soğuk davrandıkları ya da onlardan yana oldukları için II.Mahmut, yeniçerilerle birlikte Bektaşî tekkelerini de ortadan kaldırmak istedi. Bu tekkeleri Nakşibendî şeyhlerine verdi. Ancak Bektaşîler, Nakşibendî şeyhliğini de elde ederek, birer birer tekkelerinin başına geçtiler. Törenleriyle ayinlerinin çoğu Kızılbaşlar ve Ahîlere benzer. Hoşgörülü ve alçakgönüllü olmak, en belirgin nitelikleridir.