Ben (Özne)
Bireyselliğin temeli olan, düşünen özne. O, böyle olmakla, bilginin hem öznesi, hem nesnesidir. Ruhbilimin kurucuları sayılan İngiliz düşünürleri Hume ve Stuart-Mill ben'i belirgin ruh durumlarının birbirini izleyişi olarak tanımlıyorlardı. Kant'a göre ben düşünüyorum ilişkisi içinde sunumları bir araya getiren ya da bütünleştiren bir işlevdir. Bergson ben kavramını zaman kavramıyla özdeşleştirdi. Bergson'a göre "zaman bendir, ben sezdiğim sürenin kendisiyim, bende süre kendini sezmektedir" (M. Merleau-Ponty). Ruhbilim açısından ben'i ruhsal aygıtın yapısında yer alan güdü topluluklarının oluşturduğu bütün olarak tanımlayabiliriz. Bu bütün birbirinden ayrılmaz üç yapıyı, duygusallık, zekâ ve istemi içerir. Ben, her şeyden önce, organizmanın gerçekliğe uyum sağlayabilmesi için gereken doğrulama ve denetim alanıdır. Buna göre ben, kendisinin bilincinde olan bir öznenin kişilik yapısına karşılıktır. Bu yapı öznenin kendi bilincine varmasıyla oluşmaya başlar. Birey ilkin kendini, yargılar verebilme yeteneği olan bir ussal varlık olarak kurar. O böylece kendi dünyasının kurucusu rolünü yüklenir, duyguları, inançları, fikirleri olan bir varlık olarak ortaklıklar dünyasına bağlanır. Bunu kendi kişiliğini kurma çabası izleyecektir. Bu çaba içinde kurulup yetkinleştirilen kişilik kendi özyapılarını geliştirecek, yani kendine göre duyma, davranma, isteme özellikleri oluşturacaktır. Böylece kurulan ben, bilinçte başkası dediğimiz şeyle ilişkili olmayan ve doğrudan doğruya başkasından kaynaklanmayan şeylerin tümünü karşılar, ayrıca hem bilinçaltı (id) ile, hem üstben (ülküsel ben) ile karşıtlaşır, böylece toplumsal gereklerle bireysel dilekler arasında bir denge oluşturur.