Bilmece Nedir?
Bilmeceler eşya, insan, hayvan, bitki, doğa ve inanışla ilgili bilgilerin üstü kapalı olarak anlatılması ve onun ne olduğunun düşünülerek bulunmasını hedefleyen çoğu kalıplaşmış sözlerdir.
Bilmeceler anonim ve ferdi bilmeceler olarak iki bölümde ele alınırlar. Anonim bilmeceler halk edebiyatı ürünüdür. Ferdi bilmeceler edebiyat ürünü olup yazarlar ve şairler tarafından yaratılırlar. Halk edebiyatı türü değeri taşıyan bilmeceler biçim bakımından nesir ve nazım olarak ikiye ayrılırlar. Sayıca az olan nesirli bilmeceler çoğu nazımlı bilmecelerin parçalanmasından oluşur. En kısa nesirli bilmecelere "Bostan borusu" (asma kabağı), "su kurusu" (buz) örnek olarak verilebilir. Nazımlı bilmeceler iki ya da dört mısradan oluşurlar. "Alçak dallı, yemesi ballı" (çilek). Az da olsa üç, beş, altı ve daha çok sayıda mısralardan oluşan bilmeceler vardır. "Yer altında yelpaze, abanınki endaze, Ananınki pek taze" (enginar). 3, 4, 5, 6 heceli dizelerden oluşanlara rastlandığı gibi daha çok 7 ve 8 heceli dizelerden oluşurlar. Uyak şemaları iki dizelilerde aa, üçlülerde aaa, dörtlülerle aaba, daha çok dizelilerde aa bb cc biçiminde olur.
Bilmeceler; söyleniş bakımından, başlangıçları kalıplaşmış sözlerle başlayanlar; metel metel bildirmece, benim gibi oğlum (kızım) var, bir acayip nesne gördüm, ol nedir kim; soruları ses taklidine dayananlar; "vin nnn vıt, bunu bilmeyen it" (sapan taşı); harf, hece ve kelime oyunlarına dayananlar; "İstanbul'da bir tane, İzmir'de iki tane, Ankara'da hiç yok" (i harfi), Tren gelir "is" diye, makinist vurur (tan) diye, kömürcü anahtarını kaybetmiş, kondüktör bağırır "bul diye" (İstanbul); aynı nesneyi olumlu ve olumsuz önermeler ile tanımlayarak çözümü güçleştiren bilmeceler; "Karşıdan gördüm bir hisar/ yanına vardım gülizar / bütün yer bütün kusar" (asker çadırı).
İçerikleri bakımından; alfabenin belli harflerinin ya da işaretlerinin bulunmasını isteyen bilmeceler; "Denizin ortasında ne var" (n harf); birkaç nesneyi kapsayan soru bulunan bilmeceler; "Biz altı kardeşiz altımızın da ayrı işi var, derya yüzünde bir balık kardeşimiz var, kim bilirse bu bilmeceyi, yetmiş bin altın, bir donanmış at müjdesi var" (Sultanahmet minareleri ve Kız Kulesi); insan vücudunun çeşitli yerlerini, çözümün bulunmasını güçleştirmek için, karikatürümsü bir anlatımla tanımlayan bilmeceler; "Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak" (baş, 2 göz, 2 burun deliği, 2 kulak); soyut bir kavramı tanımlayan bilmeceler; "Çarşıda Olmaz / Mendile Konmaz / Ondan Tatlı Bir şey Olmaz" (uyku) şeklinde gruplandırılabilirler.
Çok eski çağlardan beri yaşaya gelen bilmece sorma geleneği günümüzde de sürmektedir. Bilmeceler, çok eskilerde, savaşlarda karşılıklı sorularak savaşmadan bilen tarafın galip geldiği, kan dökmeden savaş kazanılan bir bilgi yarışması olarak işlev yapmıştır. Masallarda sıkça rastlanan dev veya başka yaratıkların, bilmecemsi soruları, padişahların kızlarını verecekleri kişilere bilmece sorarak bilgi yarışı yapmaları, birçok mitolojik olaylarda bilmecelerin çözümüyle olayın iyi bir şekilde sonuçlanması bilmecenin eski toplumlardaki önemini göstermektedir. Eskiden ciddi, zeka savaşı özelliği gösterirken, bilmece sorma geleneği zamanla eğlence şeklini almıştır. Değişen toplum yapısı ve yeni eğlence araçlarının gelişmesi sonucu unutulmuş görünse de çocuklar arasında olduğu gibi kırsal alanlarda çeşitli nedenlerle toplanan yetişkinler arasında bilmece sorma geleneğinin sürdüğü araştırmacılar tarafından belirlenmiştir. Bu ortamlarda kişisel veya karşılıklı gruplar halinde bilmece sorulmaktadır. Sorulan bilmecenin karşılığını bulamayan kişi veya tarafın, sonradan ipuçları isteme hakkı vardır. "Yenir mi, yenmez mi?, "Canlı mı cansız mı?", "Burada var mı?" gibi sorulara "evet", "hayır" gibi kısa ve kesin cevaplar verilebilir. Bilmece yine çözülmezse taraflar arasında pazarlık başlar. Pazarlık, bilmeceyi çözemeyenlerin cevabı öğrenebilmesi için bir bağışta bulunmasıyla sona erer. Bağışlar bilmecenin güçlük derecesine göre Mekke, Medine, İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerin yanı sıra, önem verilen herhangi bir şey olabilir.
Sosyal ve ekonomik yaşam biçimindeki hızlı değişiklik sonucu eğlence araçlarının çoğalması bu zengin folklor ürünlerini tarihe mal etmiş gibi görünmekle birlikte bilmecelerden okullarda öğretim aracı olarak yararlanılmaya başlanmıştır.
Bilmeceler genelde kış günleri odalarda yetişkinler tarafından çocuklara sorulduğu gibi çocuklar kendi aralarında da sormaktadırlar. Burada sadece bilmece sorulur, bilen oyuncu birbirlerine söyler ve bilmece sorma hakkını kazanır.
Ayrıca bilmeceli oyun çeşitleri de vardır. Bilmeli Matal, Eşlenbeş-Lebbeş oyunlarında iki grup olan oyuncular karşılıklı dururlar. Bir grup diğer gruba bilmece sorar. Bilirlerse bilmece sorma sırası o gruba geçer, bilemezlerse, bilemeyen grup bilmeceyi sonar grubu belli uzaklığa kadar sırtında taşır.
Çocuklar için sözcüklerle üretilmiş bir oyun aracı olan bilmece onlara, düş ve düşünce gücüne seslenen kurmaca bir dünya sunar. Şiirsel bir anlatımla çocukları dille kurgulanmış bir zeka oyununa davet eder. Onları, tüm bildiklerini sınamaya, olaylar ve olgular ile kavramlar arasında anlamsal ilgiler kurmaya yöneltir. İkilemeleri, deyimleşmeleri kullanarak, ana dilinin söz varlığını yansıtmadaki işlevini somutlar.