Boğa Güreşi
İspanyolların ulusal sporu. Bugün İspanya'da, Portekiz'de, Meksika'da, Orta Amerika'da büyük ilgi toplayan boğa güreşleri Antik Roma'da ve Tesalya'da sık sık yapılırdı. Boğa güreşine katılan ilk İspanyol'un, Don Rodrigo Diaz de Vivar adlı soylu bir kişi olduğu sanılıyor. Bu kişi, 11. yüzyılın ortalarında, boğa güreşinde Arap rakiplerine karşı üstünlük sağlamıştır. Böylece Hristiyan ve Müslüman şövalyeler arasında bu alanda heyecanlı bir rekabet doğmuş, Castilla kralları ve başka İspanyol prensleri boğa güreşlerine büyük ilgi göstermişlerdir. Bu dönemde boğa güreşi, at sırtında ve elde mızrak olduğu hâlde yapılıyordu. İspanyolların ulusal gösterisi olan gerçek boğa güreşi, ancak 18. yüzyılın başında yapılmaya başlandı ve atlı boğa güreşçisinin yerini, yaya boğa güreşçisi aldı. Güreşlerde kullanılan boğalar "Vacada" denilen çiftliklerde yetiştirilirler. Boğa güreşinin yapılacağı gün halk, 50 metre çapındaki arenayı çevreleyen amfiteatrlarda toplanır. Güreşlere, matadorun ekibinin (cuadrilla) geçişiyle başlanır. Parlak renkli giysileri içindeki toreadorların önünden at üstündeki borazancılar, arkalarından da peoneler (ağır işleri yapan kişiler) gider. Matador, arenaya girer girmez, yaya banderillerolar kırmızı pelerinleriyle boğayı kışkırtırlar. Sonra atlı pikadorlar işe karışıp hayvanın direncini azaltmak için, uzun mızraklarını batırırlar. Ardından banderillerolar, yeniden arenaya dönüp hayvanın boynuna, üzeri renkli kâğıtlarla sarılı, kısa şişler saplarlar. Bu, boğayı daha da öfkelendirir. Bu sırada arenaya, elinde kılıcı ve muletasıyla (bir sopaya tutturulmuş kırmızı kumaş) tek başına matador girer. Muletası yardımıyla ve çeşitli ayak oyunlarıyla hayvanı yorar; sonra kılıcını, boğanın omurgası ile kürek kemiğinin arasına saplar. 19. yüzyılda Francisco Montes, 20. yüzyılda Manolete, Dominguin ve El Cordobes, boğa güreşçilerinin en ünlülerindendir.