Fizik Nedir?
Maddenin ve enerjinin özelliklerini ele alan bilim dalı. Fizik, evrenin işleyişini belirleyen temel yasaları bulmaya çalışır. 18. yüzyılın sonuna kadar fizik ve kimya, öteki bilimlerle birlikte felsefenin bir parçasını oluşturuyordu. Günümüzde ise mekanik, ısı, ışık, manyetizma ve elektrik gibi başlıca dalları vardır. Çağımızda çekirdek fiziği özel bir önem kazanmıştır. 18. yüzyıldan sonra fizik, klasik ve modern fizik olmak üzere iki dönemden geçti. Klasik fiziğe, dinamiğin prensiplerini formüle ederek İsaac Newton damgasını vurdu. Newton'un yasaları atom ve moleküllerin anlaşılmasıyla birlikte kinetik teorinin doğmasını, böylece ısının gizinin çözülmesini de sağladı. Işığı da inceleyen Newton, kendisinden önceki bilimsel çalışmalarla elde edilen bilgileri olağanüstü bir senteze kavuşturmakla kendisinden sonraki bilimsel incelemeye de hız kazandırdı. 19. yüzyılın başında Faraday, elektrik ve manyetizmayı birbirine bağlı olarak oluşturmayı başardı. Maxwell, Faraday'ın gözlemlerini matematiksel ifadelerle kuramsallaştırdı ve 1860'ta elektromanyetik ışık kuramını ortaya koydu. Bu kuram Hertz'in radyo dalgalarını bulmasına yol açtı (1887). Roentgen, kısa süre sonra gözle görülmeyen başka bir ışınımı, yani x ışınlarını keşfetti (1895). Bunu J.J. Thomson'un ilk kez atomdan küçük bir parçacığı, elektronu bulması izledi. Böylece atomun yapısının sanıldığından çok daha karmaşık olduğu ortaya çıktı. Fotoelektrik olayın keşfi, maddenin yapısına ilişkin bulanıklığı daha da artırdı. Bu bulanıklık, kuvantum teorisinin doğuşuyla ortadan kalktı. Planck'ın 1900'de ışık enerjisinin sürekli dalgalar olarak değil, kuvanta adı verilen bir tür parçacıklar şeklinde yayıldığını ortaya koyması ve 1905'te Einstein'in bu fikri kullanarak fotoelektrik olayı açıklaması, modern fiziğin başlangıcı oldu. Einstein 1905'te görelilik kuramının birinci bölümünü yayımlamakla 20. yüzyıl fizikçilerine, tıpkı 19. yüzyıl fizikçilerine Newton'un açtığı yol benzeri geniş bir alan açtı. Becquerel'in radyoaktifliği bulmasından (1896) kısa bir süre sonra, Rutherford, alfa parçacıklarıyla bombardımana tâbi tuttuğu azot atomlarından oksijen ve protonlar elde ederek atomu parçalamayı başardı (1919). Böylece nükleer fiziğin (çekirdek fiziği) yolu açılmış oldu. Fermi ve arkadaşları 1942'de ilk nükleer zincirleme tepkimeyi gerçekleştirdiler. Einstein'ın kütle ile enerjinin eşdeğerliği formülasyonu, atom bombasının patlaması sırasında açığa çıkan enerjiyle kanıtlandı. II. Dünya Savaşı sonrasında maddeyi oluşturan temel parçacıkların bulunması ve tanımlanması, fizikçilerin maddenin bilinmeyen yönlerini açıklamalarını giderek kolaylaştırmaktadır.