Mihri Müşfik Hanım Kimdir?
(d. (1886, İstanbul- ö. 1954, New York), Türk ressam
Hale Asafın teyzesi ilk Türk kadın ressamı Mihri Hanım, sonraları Bursalı Selami Paşanın oğlu hariciye memurlarımızdan olan Müşfik Beyle evlendiği için Mihri Müşfik adıyla da tanınmıştır. Ünlü ressam, İtalyada olduğu gibi, Almanyada ve Fransada büyük başarılar sağlamış, mütareke devrinde İstanbuldaki Güzel Sanatlar Akademisinin kız öğrencilerine resim dersleri vermiş, hayatının son yıllarını Amerikada sefalet içinde tamamlamıştır.
Mihri Hanım, 1885 yılında doğdu. Bembeyaz tenli, siyah saçlı, mavi gözleri ile etine dolgun, çekici ve değişik bir güzeldi. İlk kültürünü evlerine gelen özel öğretmenlerden aldı. Batılı kadınların hayatına özenen ve bunda bir Batılı kadın gibi başarılı olduğunu sanan kadınlar arasında, yerini buldu. Genç kızlık çağına geldiği zaman, Avrupadan İstanbula gelen operetçileri, müzisyenleri izler, o devirde Türk kızları için yadırganan biçimde dekolte giyinir ve alafranga hayata içten tutkusunu, her hareketi ile belirtirdi.Aslında, çapkın bir babanın güzel ve biraz da aşık ruhlu kızıydı. O da babası gibi, hayatını neşe ve zevk içinde geçirmeye meyilli idi.Bir ara, Müşfik Beyle devam ettirdiği bohem hayatını, evlenmek suretiyle sürdürdü. Romada tabloları ile yaşantısı sırasında, belki de Danonçiyonun delaleti ile, Vatikan Müzesine bir tablosu bile konuldu. Hatta, Papanın bir portresini yaptı. Papa , ilk defa bir kadın ressama poz veriyordu. Bütün bunlar, meşhur Danonçiyonun özel dostluğunun eseri idi.
Mihri Hanım, aynı zamanda, bir salon kadınıydı. İttihat ve Terakki Partisi büyüklerinden çoğu ile dostluğu vardı. Hıristiyan kadınları gibi, erkeklerle içki masasına oturması garip karşılanmış ve İttihatçıların memleketten kaçmasından sonra, kendisi de Romaya, daha sonra parise giderek resim yapmakla yaşantısını sürdürmüştür. Onun Paristeki atelyesi, 52 Bd. Montparnassede idi. Ancak Paristeki hayatı, çok israflı gçmiş ve tablolarının geliri borçlarını kapatamadığından, sıkıntı çekmiştir. Hayatının son yıllarını Amerikada geçirmiş, zengin kişilere, özel resim dersleri vererek ömrünü tamamlamış, çalışma gücünü kaybettikten sonra, sefalet içerisinde, sanat ve gerçek dünyamızdan göçmüştür.