Edebiyat terimi olarak Delâlet: Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
Delâlet-i vaz'iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin yayıncısını, kainatın Allah'ı anımsatması gibi.
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi.
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
Delâlet-i vaz'iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin yayıncısını, kainatın Allah'ı anımsatması gibi.
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi.
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.
Hukuk terimi olarak Delâlet: gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık
Kur'an-ı Kerim terimi olarak Delalet: Kılavuzluk, aracılık. İz, işaret.
Benzer Kur'an-ı Kerim Terimleri:
- Teorik Kuramsal.
- Mahlûkat Yaratılmış canlı ve cansız tüm varlıklar.
- Mükâfat 1. Ödül. 2. Değerlendirici, sevindirici davranış.
- Hayâ Utanma, sıkılma duygusu, edep, ar. Kişinin, Allah'a olan içten sevgi v
- Vahiy 1. Allah'ın buyruk, yasak ve öğütlerini insanlara ulaştırmak üzere pey
- İnfak 1. Nafaka verme, besleme, geçindirme. Dini bir terim olarak, Allah'ın
- Saliha (Sâliha) Dinin emir ve yasaklarına uyan, iyi ahlak sahibi (kadın).
- Esirgemek Korumak, himaye etmek.
- Zahid Dinin yasaklarından uzak durup emirlerini yerine getiren kişi.
- Meleke Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık. Yeti.