Doğum Nedir?
Gebeliğin (çocuğun ya da yavru memelinin anne vücudunda gelişmesi) en yüksek noktası ve bağımsız bir yaşamın başlangıcı. En ilkel memeliler dışındaki bütün memeliler, doğum yaparlar. Tekdelikliler (Monotremata) ve aşağı hayvanların çoğu, yumurtlayarak ürerler ve bunların kuluçkaya yatmaları, yüksek memelilerin doğurmasına tekabül eder. Doktorlar, doğumun başlamasına neyin neden olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip değillerdir. En yaygın kanı, doğumu, annenin kan dolaşımındaki hormonal değişimlerin başlattığıdır. Doğum olayının başladığını gösteren ilk işaret, dölyatağı kaslarının düzenli aralıklarla kasılmasıdır. Doğum ağrıları olarak adlandırılan bu kasılma başlangıçta her 20 dakikada bir gerçekleşir, birkaç saat içinde ise daha sıklaşır. Bu zaman içinde bebek, dölyatağı boynunu genişletecek biçimde ve başı yere dönük olarak iyice aşağı iner. Doğumun ilk evresi böylelikle biter. Bu evre, ilk kez doğum yapan bir kadında 24 saatten fazla sürmez. Daha önce doğum yapmış kadınlarda ise bu süre, 12 saatten fazla değildir. Bu evrenin belli bir aşamasında, bebeği saran zarlar açılır ve amniyon sıvısı dölyatağından dışarı boşalır. Doğumun ikinci evresinde, ilk evredekine benzer, fakat daha güçlü kasılmalar yoluyla bebek dölyolundan aşağı itilir ve dış dünyaya çıkar. Bu evre en fazla 2 saat sürer ve doğumun en ağrılı evresidir. Bebeğin başı dölyolundan geçerken, anneye anestezi uygulanabilir. Doktor ya da ebe, doğuma elleriyle ya da kimi zaman forseps yoluyla yardımcı olurlar. Eğer anne doğumun ikinci evresinde büyük zorluk çekerse, doktor, sezaryen adı verilen cerrahi bir müdahalede bulunmaya karar verebilir ve bebeği, annenin karnını yararak dışarı çıkartır. Bebek doğar doğmaz, solunum yolları ve ağzındaki sıvılar temizlenir ve nefes alması sağlanır. Kimi durumlarda solunum, sun'î teneffüs yoluyla başlatılabilir. Bebek nefes almaya başladıktan sonra, bebeği anneye bağlayan göbek kordonu kesilir ve bağlanır. Bir süre sonra doğumun üçüncü evresi başlar. Dölyatağı kasılmalarıyla, bu kez de "son" (göbek kordonu ve plasenta) dışarı atılır. Bu kasılmalar, aynı zamanda dölyatağındaki kanamayı da durdurur. Normal bir doğum, döllenmeden 280 gün sonra gerçekleşir. 37. haftanın sonunda gerçekleşen doğumlara erken doğum denir. Erken doğan bebeklerin çoğu, tıbbî denetim altında bakıma alınırlar ve yaşama şansları yüksektir. Ancak, dölyatağında 28 haftadan daha az kalmış bir bebek, genellikle yaşamaz. (bakınız) CENİN, DÖLLENME, DÜŞÜK, FORSEPS, GEBELİK, SEZARYEN