Diktatörlük Nedir?
Tüm devlet güçlerinin (yasama, yargı, yönetim), azledilemeyen bir kişi ya da komite tarafından, sınırsız olarak kullanıldığı yönetim biçimi. Diktatörlüğün kökeni, eski Roma'ya dayanır. Eski Roma'da olağanüstü durumlarda senato, konsüllere, aralarından birini altı ay için diktatör seçmelerini önerirdi. Diktatörün göreve başlamasıyla diğer konsüllerin görevi sona ererdi. Diktatörün yetkisi sınırsızdı. Bu olağanüstü yönetime Roma'da ender olarak başvurulmuştur. Sulla'nın ve Sezar'ın diktatörlüğü en önemli uygulamalardır. I. Dünya Savaşı'ndan sonra türeyen ve bütün politik yetkilerin yasaya uygun ya da yasadışı bir şekilde, bir tek kişinin elinde toplanması karakterini taşıyan zorba rejimlere de diktatörlük denir. Bu durumlarda diktatör, genel olarak, bir parti başkanıdır, partisi çok geçmeden tek parti hâline gelir. Bu rejimlerden bazıları, ya savaşta yenilmiş bir ülkenin kalkınması ya da geri kalmış bir ülkenin yeni çağa uydurulması gerekçesiyle doğmuştur. Nitekim ekonomik güçlükler ve milliyetçi duyguların sömürülmesi, 1926'da İtalya'da Mussolini'nin bir diktatörlük kurmasına olanak tanıdı. Buna benzer durumlar Polonya'da 1926'da Pilsudski, 1935'te Rydz-Smigly ve Portekiz'de 1928'de Salazar yönetiminde dikta rejimlerinin kurulmasını kolaylaştırdı. 1929 ekonomik bunalımı ve bunun toplumsal, ahlâksal ve siyasal etkileri, kısa zamanda birçok dikta rejiminin kurulmasına yol açtı. Diktatörlük sistemi en ileri sonuçlarını Almanya'da verdi. Hitler'in kurduğu Nasyonal-Sosyalist (Nazi) Parti, 1933-1945 yıllarında hüküm sürdü. Alman rejimini taklit eden, ekonomik bakımdan geri kalmış Avrupa ülkelerinde de Nazi rejimine benzer diktatörlükler kuruldu. 1929'da Yugoslavya'da I. Aleksandr, 1938'de Romanya'da II. Carol ve 1935'te Yunanistan'da II. Georgios ile General Metaksas, anayasanın sağladığı özgürlükleri kaldırdılar. İspanya'da General Franco, 1936-1939 yıllarında çok kanlı bir iç savaştan sonra ülkesinde bir diktatörlük kurdu. Bu tür rejimler çok geçmeden Lâtin Amerika'da da görülmeye başlandı. Küba'da Batista; Orta Amerika'da Guatemala Cumhurbaşkanı General Labico (1931); Bolivya'da Albay Busch (1937); Paraguay'da General Estigarribia (1939) Brezilya'da Cumhurbaşkanı Vargas (1930) diktatörlükler kurdular. Böylece II. Dünya Savaşı başladığı zaman Lâtin Amerika, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Akdeniz Avrupası hemen hemen tüm olarak diktatörlere bağlıydı. Aynı tipteki diktatörlükler II. Dünya Savaşı sonrasında da birçok ülkede görüldü. Salazar, Franco ve Batista'nın diktatörlükleri bir süre daha sürdü ve Şah döneminde de İran, diktatörlükle yönetildi.