Vincent Van Gogh Kimdir?
(1853 Groot-Zundert-1890 Anvers-sur-Oise), Hollandalı ressam. Babası yoksul bir köy papazıydı. Kendisinden dört yıl sonra, yaşamında önemli bir yeri olan kardeşi Theo dünyaya geldi. Küçük yaşta okuldan ayrılarak önce Den Haag (1869), sonra Londra (1873-1874) ve Paris'teki (1874-1875) Goupil Sanat Galerisi'nde satış memuru olarak çalıştı. Sık sık yer değiştirmesine karşılık, yöneticiler ve müşterilerle durmadan anlaşmazlığa düştüğü için görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Yeniden Londra'ya gitti ve burada bir okulda çok düşük ücretle Fransızca öğretmenliği yapmaya başladı. Ama bu işte de uzun süre kalamadı. Ülkesine döndü. İncil'e karşı duyduğu ilginin ve gizemci ruh yapısının etkisiyle 1877'de Amsterdam'da din adamı yetiştiren bir okula girebilmek için sınavlara hazırlanmaya başladı. Sınavlarda başarılı olamayınca üç ay kadar Brüksel'deki vaiz okuluna devam etti ve sonunda Borinage maden bölgesindeki bir köye gönüllü papaz olarak gitti. Buradaki akıl almaz yoksul yaşantısı, insanlara yardım için çırpınışı, katlandığı yoksunluklar, karşılaştığı güçlükler, kendisinin hem deli ve hem de ermiş olarak nitelendirilmesine neden oldu. Köylülerin gözünde çağdaş bir İsa gibiydi. Kardeşi Theo'ya mektup yazmak için aldığı kâğıtlara maden bölgesiyle ilgili resimler çiziştirmeye başladı (1880). Aylarca süren bu kötü yaşamdan, ailesinin yanına dönerek kurtuldu. Bu sırada kendi kendine çiçek resimleri yaparak vakit geçirdi. Din ile resim arasında bir yeğleme yapmak için uzun süre düşündükten sonra Anvers'e gitti. Burada Millet'den esinlenerek desen çizimleri ve boya çalışmaları yaptı. 1882'de tanıştığı bir sokak kadınıyla 20 ay kadar birlikte yaşadı ve onun çıplak resimlerini yaptı. Bu birlikteliğin sona ermesiyle tekrar baba evine dönen Van Gogh'un, resim yapmakta diretmesi üzerine babasıyla arası açıldı. Bu arada büyük bir tutkuyla resim yapmaya başladı. "Les Mangeurs de Pomme de Terre" (Patates Yiyenler, 1885), "Les Souliers avec Lacets" (Bağcıklı Ayakkabılar, 1886) gibi resimleri yaptı. Bir süre Anvers'te kaldıktan sonra Paris'e gitti. Burada kardeşi Theo, ağabeyini büyük bir coşkuyla karşıladı. Evine alarak, resim yapması için gerekli malzemeyi sağladı. Van Gogh, Cermon'un atölyesine gitmeye başladı ve Toulouse Lautrec ile tanıştı. İzlenimci ressamları inceledi. "Le Père Tanguy" (Tanguy Baba, 1888) ve kendi portreleriyle birlikte birçok resim yaptı. Aynı yıl Toulouse-Lautrec'in tavsiyesine uyarak Arles'a gitti. Burada "Les Barques sur les Plages" (Kumsalda Kayıklar), "Les Tournesols" (Günebakanlar), "La Plaine de Crau" (Crau Ovası) ve başka görünümlerle birlikte "l'Arlésienne" (Arleslı Kadın), "Mme Ginoux" (Bayan Ginoux) gibi portreler yaptı. Aynı yılın ekiminde Gauguin, Van Gogh'a konuk olarak geldi. Birlikte çalışacaklardı ama Gauguin'in bazı davranışları Van Gogh'u çileden çıkardı ve bir gün sinirlenerek elinde bir usturayla Gauguin'e saldırdı. Bir şey yapamayınca da öfkeyle kendi kulağını kesti. Gauguin hemen Arles'dan ayrıldı. Olayı öğrenen Theo, Paris'ten gelerek ağabeyini Arles yakınındaki Saint-Remy akıl hastanesine yatırdı. 1890 yılında eleştirmen Albert Aurier'nin övücü bir eleştiri yazısı, ressamın ruhsal dünyasını olumlu yönde etkiledi. Bir süre sonra Theo, ağabeyini Anvers sur-Oise'a yerleştirdi ve doktor Gachet'nin bakımına bıraktı. Van Gogh, iyileşir gibi olmasına rağmen, bir gün karga avlamak bahanesiyle satın aldığı bir tabancayla intihara kalkıştı. Ağır yaralandı ve iki gün sonra da öldü. "Autoportrait á l'Oreille Coupée" (Kesik Kulaklı Otoportre), "Champs d'Olivers" (Zeytinlikler), "La Mairie á Anvers" (Anvers Belediyesi), "Le Champ de Blé aux Corbeaux" (Kargalı Buğday Tarlası) son döneminin resimleridir (1889-1890). Yaşadığı sırada değeri anlaşılamayan Van Gogh tam anlamıyla öznel tavrı ağır basan bir ressamdır. Ruhsal bunalımlarının da etkisiyle izlenimcilik anlayışında alabildiğine özgürce davranmış, canlı renklerin karşıtlıklarından yararlanarak coşkularını resme yansıtmıştır.